İlk uzun seyir deneyimim

1 0

Açık Denize çıktığınızda kara gözden kaybolmaya başlarken insanın gözü ufuk çizgisinden ayrılamaz.

Bizim karaya olan bağımız, toprağın üzerinde durma içgüdümüz istemeden de olsa karayı görebilme isteğimizi kendiliğinden harakete geçirir. Gözümüz sürekli ufukta bir karartı görebilmek için çizgiyi tarar. Karaya olan bağımız denizden çok daha güçlüdür. Deniz bir tutuku olmasına rağmen kara yaşam alanımız olmuştur.

Ayağım karada oldukça, denizden hoşlanırım. (Douglas Jerrold)

Hayaller.. “En fakir adam bir kuruşu olmayan değil, bir hayali olmayandır”.

Herkes aslında hayallerinin peşinden koşar. Bazen elimizi uzatsak gerçekleşecek gibidir, bazense ulaşılmaz bir dağ gibi kalır.

Benim vazgeçemediğim en büyük hayalim denizin üzerinde özgürce seyehat etmek…

Diyebilirsiniz ki “buda hayal mi, bin feribota kardeşim, al gidiş dönüş için dört bilet, git gel – git gel”…  Buda bir bakış açısı..

Fakat özgür olmak, denizden keyif almak, denizle kendini dinleyebilmek, bir denizci olmak istemek bu kadar baside indirgenmemesi gereken bir hayal. Ekonomik koşullar doğrultusunda denizciliğe ilk adımı atmak biraz cesaret gerektirsede ilk adımı atma cesareti bile başlı başına başarıyı yakalamayı sağlamaz mı? Yalnız adım atmak derken, bir yelkenliye atlayıp Atlantiği aşmaya çıkmak değil tabiki de..

Her işin bir acemilik, kalfalık ve uzmanlık devri vardırya işte denizcilik öyle değil… Denizcilikte ne kadar usta olursan ol deniz için seni hep acemisindir. Önce denizle baş etmeyi, denizi tanımayı, ona uyum sağlamayı öğrenmek gerekir. Deniz size asla uyum sağlamaz, hangi şartlarda olursanız olun siz denize uyum sağlamak zorundasınız, bu uyum sadece bedenen uyum değildir. Daha derinlerden özümsemek gerekir. Refleks gibi gelişmelidir.

Her işin kendine özgü kuralları vardır. Denizciliğin asla unutulmaması gereken ilk kuralı “denizin asla şakası olmaması” ikincisi kuralı ise “denizden her zaman korkmak gerektiği” dir. Bu iki kuralı benimseyip denizin hırçın kurallarına uymayı başarabilirseniz, iyi bir deneyim ve disiplinle Atlantik’te aşılır. Tabi bunların hepsi deneyimlerle mümkün olacaktır.

Deniz, kadın gibidir; hiç güvenmek olmaz ha!  (Tevfik Fikret)

Denizin üzerinde durabilmemi sağlayan 4.60m boyunda  “Çakıl” adını koyduğum teknemdi. Tabiri caizse “benim küçük ceviz kabuğum” . 2 yıl boyunca teknemle o kaya senin bu kumsal benim çarpa çarpa mücadeleler verdim. Defalarca ufak maceralara atıldım. Hatta bir keresinde remork üzerinde çekerek denize götürdüğüm esnada römorkun bağlantısı arabadan ayrıldı ve oto yolda teknemin aracımı sollamışlığıda oldu. Fakat denizi tanımam ve denizin beni terbiye etmesine izin vermem ilk o kayık sayesinde mümkün olmuştu. Ne diyeyim hakkını verdi. Hakkını verdim.

Hakan Hilmi Kavaklıoğluİlerleyen zamanda suyun üzerinde daha fazla zaman geçirme isteğim ve ceviz kabuğumun ihtiyaçlarımı karşılayamıyor olması nedeniyle kendi başına bir klasik olan “Rota Fİsher 6.60“‘ marka bir tekne almak ilk tercihim oldu. Yani bir tanem olan “MARLON” ‘a geçmiş oldum. 6.60 boyutunda ve 2.40m genişliğinde içerisinde üç kişinin her ihtiyacını karşılayacak bir tekne ile denizlere açılmak mümkün mü? Hakan Hilmi Kavaklıoğlu abimin kendi rotasını paylaştığı facebook blogunu takip ettiğimde gayette mümkün olduğunu gördüm. Herşeyin başı deli cesareti ve en önemlisi de temkinli olmak. Bu arada sevgili Hakan abime ve dünya tatlısı eşine kucak dolusu sevgiler. Denizciliğin altın kuralının paylaşmak olduğunu sayesinde öğrendim. Ayrıca Facebook da yer alan Rota Fisher 6.60 gurubuna üye olarak hem tekne hakkında daha çok bilgi sahibi oldum hemde grup üyeleri ve grubun kurucusu olan sevgili abim Halil Ulutaş‘ın deneyimlerinden bolca nasibimi aldım. Denizcilikte işlevsel ve doğru (amaca uygun) bir tekne sahibi olmak herşeyin başında geliyor.

Denizin, Tanrı’dan başka kralı yoktur. Rosetti

Karanın görünmediği maviliklere dümen tutmak. Bir şişme bota atlayıp karaya ayak basmadan 1000 deniz mili seyir yapabilmek için Enes Save gibi çılgın ve korkusuz olmak gerekli. Bu arada Enes abinin deniz tutkumuzu kabartacak macerasını okumak isterseniz TIKLAYINIZ. Kendisi bana en çok ilham veren denizcilerdendir. Ona sürekli sorular sorma isteğime bir türlü engel olamamışımdır. Kaptan Enes maviliklere sürdüğü botu ORSA 1 ile istanbuldan başladığı yolculuğunu karaya ayak basmadan 1000 deniz mili giderek aylar sonrasında tamamlamış deniz faithidir.

Gelelim benim ilk uzun seyir denememe. Aslında itiraf etmeliyimki bu denemeyi kendim gerçekleştirmedim.Gidilecek olan bir seyire dahil oldum.

Aslında benim açımdan planlı bir seyir değildi. Seyire çıkılacağından ofiste harıl harıl çalıştığım bir Cuma günü sevgili büyüğüm İbrahim ŞENLİ’nin telefonla arayarak saat 15.00’da yala çıkacağımızı bildirmeseitle haberdar oldum. 3 saat içerisinde hem işi gücü bitirip hemde 3 günlük seyire hazırlanmam gerekiyordu. Fakat ilk defa ufuk çizgisinde sadece mavilikleri görebileceğimi hissetmem inanılmaz enerji yüklenmeme neden oldu (Birazda işi gücü salla pati masa altı yaparak ) hazırlıkları tamamlayıp iskelede yerimi aldım.

Manavgat Irmağı Boğaz Mevkii MendireklerManavgat Irmağından başlayacak olan rotamız Antalya Körfezini geçerek Ceneviz koyunda son bulacaktı.

Deniz roparları seyir için çok uygun olması bir yana mükemmel bir hava vardı. Yola çıkacağımız tekne İbrahim ŞENLİ abimize ait Logoon 4.40 modelli bir katamaran. Eşyaların yerleşmesi ile saat 17:00 sularında yola çıktık. Enfes maviliklere doğru açtığımız rotamız uzun seyir deneyimimi geliştirmek ve rota hesaplaması yapmayı öğrenmem açısından mükemmel oldu. Deneyimli kaptanımız Hasan Ali ÇORAMAN, sevgili abimiz İbrahim ŞENLİ ile can dostlarım Zafer ŞENLİ ve Saip Umut SERTÇELİK ile birlikte 5 kişi başladığımız yolculuğumuz gece yarısı saat 01.40 sularında dünyanın en güzel koylarından birisi olan Ceneviz koyuna ulaşmamızla tamamlandı.

Gidiş yolculuğumuz 2-4 hava koşullarında mükemmel sessizlikte neredeyse sıfır dalgada gerçekleşti. Yolculuğumuz esnasında iki güzel orkinos da misafirimiz oldu. Fakat dönüş için aynı şartları sayamıyorum. Hava rüzgarlı ve deniz dalgalıydı. Deniz hırçın yüzünü biraz da olsa göstersede o muhteşem kokusu bile bu çileyi çekmeye değerdi.

Yolculuk aşamasında ortalama 8 saat gidiş ve 8 saat dönüşü sürecek olan seyirden çok daha fazla tecrübeler edineceğimi düşünürken teknolojinin gazabına uğradım. Manavgat Irmağı çıkıldıktan sonra otopilota kordinatlar girildi ve koca tekne bu kordinatta kendi başına yol aldı… Benim için biraz hayal kırıklığı olsada bu yolculuk bir yıldır hayalini kurduğum uzun seyir denemem için kendimi hazırlamamı ve cesaret edinmemi sağladı. Ayrıca kaptanımızdan halat bağlama teknikleri ile ilgili uzun uzun ders alacak zamanım oldu.

Bir gün yolunuz düşerse Ceneviz koyunun o muhteşem güzelliğini görmenizi isterim. Bu arada bu muhteşem koyda odun ateşinde kara tava üzerinde köy tavuğu çorbası yapmadan dönmek de Zafer Şenli abime yakışmazdı.

Mutlu günler dilerim…

Merak edenler için dip not :Antalya-Olimpos’tan yaklaşık 4,5 kilometre uzaklıkta bulunan Ceneviz Koyu, tekne turlarının uğrak yerlerinden biridir.

Bakir doğası, güneşin tertemiz sulara yansıması ve daha birçok güzellikleri gözler önüne seren koy, görenlerin hafızalarında büyük bir yer ediniyor. Mavi ve yeşil burada farklı bir atmosfer yaratıyor. Naturel bir tatil isteyenler için ideal bir nokta olan Ceneviz Koyu, Olimpos’ta bulunduğunuz zamanlarda hem keşfedebileceğiniz hem de yüzerek ve güneşlenerek günün tadını çıkarabileceğiniz bir yer. Tatilinize Ceneviz Koyu’nu mutlaka dahil etmelisiniz.

About Post Author

Erkan ÖZ

Avukat Erkan ÖZ - ÖZ Avukatlık Ofisi 05325139918 - erkanoz07@gmail.com Bahçelievler Mah. Çetin Emeç Cad. 5068 Sok. No:1 Narin Apt. B Blok K:1 D:2 Manavgat / Antalya
Happy
Happy
0 %
Sad
Sad
0 %
Excited
Excited
0 %
Sleepy
Sleepy
0 %
Angry
Angry
0 %
Surprise
Surprise
0 %

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir