Çocukların Cinsel Istismarı Suçuna Yönelik Teklife Dair.
(Biraz uzun oldu ama konu önemli ve sıcak. Hukuk zemininde kalarak görüş bildirmek istedim)
Çocuklara yönelik cinsel istismarın önlenmesi ve çocukların korunması gibi bir konuyu bile siyasi kutuplaşmanın konusu yapmayı malesef başardık. Pek çok kişi konuya hukuk, adalet, çocuk hakları üzerinden değil sahip oldukları siyasi fikirler üzerinden tartışmayı tercih etti. Bu durum en hafif deyimle üzücü. Oysa öncelik çocukların yararına olanın ne olduğunu bulmak olmalıydı.
Konuyu kısaca ve olabildiğince basitleştirerek açıklamaya çalışayım:
1. Türk Ceza Kanunu 18 yaşından küçük herkesi çocuk olarak kabul eder ve çocuklara yönelik cinsel içerikli eylemleri cinsel istismar olarak tanımlar.
2. Kanun bu tanımı yaptıktan sonra çocukları yaş gruplarına göre ikiye ayırır. 15 yaşından büyük 18 yaşından küçük çocukların rızası ile gerçekleşen, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmadan cinsel içerikli temaslar cinsel ilişki boyutuna varmadıkça suç teşkil etmez.
3. 15 yaşından büyük bir çocuk, rızası ile, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmadan cinsel ilişkiye girerse, eylem şikayete bağlı bir suçtur ve cezası 2 yıl hapistir. Bu durumdaki çocuk, ilişkiye girdiği kişi ile evlendiğinde artık eşi olan faili şikayet etmeyeceğine veya ettiği şikayeti geri alacağına göre eylemin cezası olmayacaktır.
4. Çocuk 15 yaşından büyük büyük olduğu halde içinde bulunduğu akıl hastalığı gibi nedenlerle maruz kaldığı cinsel eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamayacak durumda ise 15 yaşından küçük çocuklar için kabul edilen kurallar uygulanır.
5. Çocuk 15 yaşından küçük ise maruz kalacağı cinsel cinsel eylemlerin hukuki anlam ve sonuçlarını anlayamayacağı kanun tarafından kabul edilmiştir. Bu yaştaki bir çocuğun ‘cinsel ilişkiye rızasından’ bahsedilemez.
6. Teklif lehine görüş açıklayanlar 15 yaşından küçük çocuklara “tecavüz edenlerin” yasadan yararlanamayacağını söylüyorlar. Bu görüşte olanlar ceza kanunumuzun 15 yaşından küçük çocuklara yapılan cinsel eylemlerin “rıza” olsa da olmasa da istismar/tecavüz olarak tanımlandığını görmek istemiyorlar. Kanun 15 yaşından küçük çocuğa yapıyan cinsel eylemi; cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmasa da istismar/tecavüz olarak tanımlar. Bu yaştaki çocuğa ayrıca, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir neden uygulanmış ise eylem yine istismardır ancak ilkine göre daha ağır cezaya yol açar.
7.Mağdurun 15 yaşından küçük olması halinde eylem, cebir, tehdit veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmasa da istismar/tecavüz olarak tanımlanır ve cezası 8 yıldan başlayarak olayın gelişimine ve vardığı sonuca göre artar. Teklifi savunanlar 15 yaşından küçük çocuğa zorla yapılmayan eylemi tecavüz olarak tanımlamayarak kavramları olduğundan farklı göstermek istiyorlar.
8. Cinsel istismar fiilinin failinin de çocuk olması durumunda olaya ceza hukuku açısından değil her iki çocuğun korunması açısından bakılmalı ve onarıcı adalet ilkeleri uygulanmalıdır.
9. Failin de çocuk olması durumu için ileri sürülen bu görüşlerin, failin yetişkin olması haline uyarlanması kabul edilemez. Fail de mağdur da çocuk ise çözüm ceza dışı önlemler olmalıdır.
10. Teklif geçici bir madde şeklindedir. Düzenleme yasalaşırsa 16 Kasım 2016 tarihinden sonra işlenen suçlara uygulanmayacaktır. Bu hali ile bir defalık olduğu doğrudur. Ama konunun toplumsal temelleri değişmediğine göre tıpkı bedelli askerlikte olduğu gibi bir süre sonra yine toplumsal ihtiyaç var denip yeni bir hüküm yeni bir af daha gelecektir. Daha da kötüsü olası bir başvuruda Anayasa Mahkemesi maddede yer alan 16 Kasım 2016 tarihini iptal ettiğinde düzenleme sürekli hale gelecektir. Üstelik yeni yasa çıkana kadar ceza çekenler bahsedilen ‘mağdur olma’ durumunda kalacaktır.
11.Teklif bu şekilde gerçekleşen evlenmenin failin kusuru ile sona ermesi halinde hükmün açıklanacağını kabul ediyor. Boşanmaya istismar fiilinin mağduru olan eş neden olursa veya taraflar anlaşmalı olarak boşanırsa fail cezadan tümü ise kurtulacaktır. Bu durum, danışıklı şekilde mağduru kusurlu gösteren boşanma davalarına veya maddi menfaat karşılığı anlaşmalı boşanmalara yol açacaktır.
Konuyu bir örnekle açıklamayayım;
14 yaşındaki bir kızla 22 yaşındaki bir erkek ailelerin rızası ile gayri resmi evlendirildiğinde eylem çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturur. Bu durumdaki mağdur çocuk 16 yaşına gelince hakim izni ile resmen evlenebilir. Teklif yasalaşır ise bu durumdaki failin cezası ertelenecektir.
Bu örnek bazılarına kabul edilebilir ve makul görünebilir. Ama yasalar olayları değil kuralları koyar. Bu nedenle konulan kural olaylara uygulanırken her zaman kabul edilen sonuçlar doğurmaz.
Başka bir örnek vereyim.
12 yaşındaki bir çocuk ile 40 yaşındaki birisi cebir, tehidt veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmadan cinsel ilişkiye girdiğinde, fail 4 yıl sonra mağdur ile evlendiğinde de cezasız kalacaktır.
Yaşadığı olaylar nedeniyle evlenmek zorunda kalan çocuğun kuracağı ailenin toplumda açacağı yaralar bilinmeyen şeyler değildir.
Berdel veya başlık parası ile satılan çocukları, babasının seçtiği eş dışında birini seçme veya seçmeme hakkı olmayan çocukları söylemeye bile gerek olmamalı.
Gelelim en önemli yere;
Bu düzenleme, evlenme yaşının yeniden düşürülmesine ve evlenme yaşının 15’e belki de daha aşağıya indirilmesine yol açacak böylece çocuk evlilikleri daha da yaygın hale gelecektir. Erken yaşta evlendirilen kız Çocukları için eğitim bir hayal olacaktır.
Bu hükumet 2005 yılında hepimizin desteği ile cinsel istismar failinin mağdurla evlenmesini cezanın ertlenme nedeni olmaktan çıkarmıştı. O zaman neden bu düzenlemeyi yaptı ise şimdi de aynı nedenlerle yapmamalıdır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununu bu suç bakımından neden doğru bulduysak şimdi de aynı nedenlerle teklife karşı çıkıyoruz. Başka bir deyişle bizler Hükumetin 2005 yılındaki görüşüne dönmesini istiyoruz..
Çocuklar çocuktur. Devletin ve toplumun çocukları koruma görevi vardır.
Hiç değilse bu konuda siyasi kutuplaşmayı bir kenara bırakalım ve aklı selim ile konuyu ele alalım.
Çok doğru bir tespit. Tamamen katılıyorum.